Çok güzel bir etkinlik, emeği geçenlerin elleri dert görmesin :) Güney Kore kültürünü merak edip taa Güney Kore' ye gidemeyenler için şahane bir fırsat oldu bu etkinlik. Şahsen yurt dışına gitme imkanım olsa Güney Kore yerine İtalya' ya gitmeyi tercih ederim ama bu, dünyanın başka kültürlerini de merak etmediğim anlamına gelmez. Nitekim Güney Kore de her Türk genç kızının hayatının bir döneminde, bazılarında uzunca bir dönem, hayran olduğu, hayran olmadıysa da bir iki dizisini izleyip, kültürünü merak ettiği bir ülke. Öyle aman aman bir Güney Kore fanı değilim ama yine de merak ettiğim hususlar olsun, böyle etkinlikleri sevdiğimden olsun, Sultanahmet' e her ne olursa olsun gitme sevdam olsun, hepsi birleşti düştük yollara... Güzel de oldu, her halükarda güzelim Sultanahmet' te olmanın verdiği mutluluk vardı zaten :) Neyse, uzuun bir yolculuktan sonra Sultanahmet tramvay durağında Korece şarkılarla karşılandık resmen :) Meydandaki İpek Yolu Pazarı etkinliğini merak ettiğim için ilk oraya gidelim dedik. Güney Kore' nin her ili için bir stand açmışlar. Her birinde ili anlatan broşürler veriliyor ve ilin meşhur olduğu şeyler sergileniyor. Mesela Gunwi diye bir şehri varmış Güney Kore' nin, şehrin meşhur şeyi de salatalık ve hünnapmış. Evet, bu bilgileri broşüre yazmışlar, ilginç :) Başından gezmeye başladık. Aheste aheste pazarın yarısına geldik, bir baktık az ileride geçit gibi bir şey yapılıyor. Tabi her Türk vatandaşı gibi bizi de merak sardı, gidip bir bakalım dedik, daha sonra gezmeye devam ederiz. Neyse biraz yürüdük, geçite vardık. Güney Koreli gençler geleneksel kıyafetlerini giymişler, kimisi davul çalıyor, kimisi sancak taşıyor falan. Bizim Mehteran Takımı' nın içine bayanların girmişi gibi bir şeydi yani... Yine de güzel bir yerden fotoğraf, video çekelim dedik, başladık onlarla beraber yürümeye. Tabi tek yürüyen biz değiliz. Yolun kenarı doldu da doldu. Yürünecek yer kalmadı. Benim de aklıma geçenlerde okuduğum bir şey geldi, hem Mehteran Takımı, hem de Kore Geçidi Aya Sofya Meydanında toplanacaklardı. Kardeşimi önüme kattım, kestirme yoldan Aya Sofya Meydanına geldik. Geldik ama tek bekleyen biz değiliz :) Millet doluştu yolun kenarına, yine... :) Sesler arttıkça kalabalık da arttı. Ve tabi ki işler benim planladığım gibi gitmedi, geçen Koreli' lerden çok amcamı, teyzemi çektim bol bol, sağ olsunlar... Neyse ki tam önümüzde bir genç durdu, başkalarına poz verirken ben de fırsattan istifade çektim fotoğrafını, hazır kimse önünü kapamadan :)
İşte o arkadaş, fotoğrafını çektiğimi görünce poz verdi ama zaten çekmiştim :) Geçit töreni prens ve prenses olarak canlardırdıklarını tahmin ettiğim iki gencin sahneye çıkıp el sallamasıyla sona erdi. Biz de tekrar İpek Yolu Pazarına dönelim dedik, arka taraftan dolanınca geleneksel Kore sanatları standlarının arkada kaldığını gördük. İstisnasız her standda sıra vardı, her birine göz gezdirdik, tam gitmeye niyetlenmiştik ki baktık Hanbok, yani geleneksel kıyafetler standının sırası bitmek üzere, dedik madem sıra az biz de bir deneyelim bakalım. Allah' ta biliyor, Güney Kore' nin geleneksel giysileri çok şeker bence :) Denemeden gitmek istemedik, girdik sıraya. Üç beş kişiden sonra sıra bize geldi, giydik Hanboklarımızı çekindik fotoğraflarımızı :) Buraya koymuyorum çünkü benim tek çekindiğim fotoğraf yok, kardeşimle beraber fotoğrafım var, ve onunla beraber olan resmimi koyarsam iliğimi içer :) O derece sever fotoğraf çekinmeyi benim kardeşim... Eh işimiz Hanbokla bittikten sonra sergiyi gezmeye devam ettik, bizim geleneksel el sanatlarımızın da standı açıldığı için çok renkliydi sergi. Gezdik, dolandık standlarda... Kardeşim Kore yemeği yemeyi çok istiyordu, ben de emin değildim yemek olup olmadığından, ama varmış, kardeşimin istediği de olmuş oldu. Yemeklerin bulunduğu standlarda geldik ama gerçekten çok ağır bir koku vardı, soya sosuymuş meğerse. Aldık bir tabak bi şey, adını dahi bilmiyorum, ama Türkçesi et aromalı erişte çorbası :) Tadına baktım ama yok, gitmedi boğazımdan aşağıya... Zaten koku beni benden aldı, tadı desen ayrı bi şey :( Dedim ne varsa bizim mutfağımızda var, orada köfte yemek varken, iskender yemek varken, baklava varken, ne işin var etli erişte çorbasıyla, pirinç tatlısıyla :) Kore fanlarını ve Korelileri kızdırmak istemem ama benim damak zevkime hiç hitap etmedi açıkçası. Kusura bakmayın :) Ağzımın tadı yerine gelsin diye boza içtim de daha iyi hissettim kendimi :) Gezip dolaşmamız bitince baktık ki kollarımız her bir yanımız broşürle dolmuş :) Bir iki hatıra niyetine bi şeyler de alınca dedik tamam artık gitmenin vakti geldi, geçe de kalınmaz, malum İstanbul' da yaşıyoruz trafiği bitmez, gece gündüz tabiri yerindeyse. Ama Topkapı Sarayı' ndaki sergiyi gezemediğime üzüldüm açıkçası... Çünkü benim gitme nedenimdi, ama sığdıramadık programımıza :( Kalabalık olma ihtimali de vardı zaten, böylece Topkapı Sarayı sergisi kaldı. Başka sefere inşallah... Hem EXPO daha 22 Eylüle kadar devam edecekmiş, yani haftaya pazara kadar. Gitmeyeniniz varsa, gidin bir görün güzel bir etkinlik gerçekten de... İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve Gyeongju Belediyesine teşekkürler :)
Hanbok' tan bahsettikten sonra neye benzediğini bilmeyenler için koymam gerektiğini düşündüm. Kendiminkini koyamayınca ben de orijinal bir Koreli kızımızın resmini koymanın daha anlamlı olacağı kanısına vardım. Britney Spears' ın da hanboklu resmini buldum ama koymayacağım sanırım. Her neyse hanbokta bu işte. Çok sevimli bir giysi aslında :) İstanbul-Gyeongju Kültür EXPO 22 Eylüle kadar sürecek. Çeşitli yerlerde sergiler var, Tünelde fotoğraf sergisi var diye biliyorum. Sultanahmet' te, Topkapı Sarayı'nda ve daha pek çok yerde. Gitmek isteyenler, veya ilginç bir şey arayanlar için bulunmaz bir fırsat ;) Eh bu yazının da sonuna geldim, kalın sağlıcakla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder