İlkokul ve liseler başlayalı iki hafta oldu, üçüncü haftaya giriyoruz, bazı üniversiteler de erkenden başladı, sırada benim okulum var. Ve bu sene de okulumda inşaat var. Sıkıcı ve monoton geçen bir yaz tatilinden sonra okulumun açılmasını dört gözle beklediğimi söylemeyi inanın çook isterdim ama heyhat! Okula okul demeye bin şahit ister, yine şantiyeye dönmüş okul. Bir bitiremediler diyorum ama boşuna... Biliyorum ki her sene küçücük alana bir iki bina daha dikmeye çalışacaklar, ve acı gerçek ama, başaracaklar da... Aaaah ah... Ayrıca, bugün bloguma yazımı, sıcacık, rahat ve konforlu ev ortamından değil, okulun yurdundan yazıyorum :( Ben geçen sene de yurtta kaldım, mecburiyetten, ama bu gerçek, bu sene de yurtta kalacak olmamı kolaylaştırmıyor malesef :( Aslında yurdumuz güzel, bir çok okulun standardına göre, ama ev ortamım daha güzel :) Neyse, diyeceğim şu ki, benim okulum gibi okulu geç başlayanlar için özellikle, ve diğer okullu öğrenciler için de, bu sene hayırlı, uğurlu, boool başarılı, not ortalamaları boool yüksekli olsun inşallah :) Gerçekten eğer benim gibi üniversiteyi bitirmeye az kalmışsa, not ortalamaları bayağı bir önem arz ediyor. İnşallah bu sene ortalamamı yükseltebilirim. AAAMİİİİİİİİNNNN!!!.... :) Son olarak bu haftanın son günü olan 4 ekim cuma günü, Çılgın Hırsız 2 vizyona giriyor!! İşte bu, iyi haber diyenler? :)
29 Eylül 2013 Pazar
27 Eylül 2013 Cuma
Yeryüzü' nün Bayramları
Herkese merhaba. Ne zamandır ihmal etmiştim ama artık nihayet bir iki şey çizdirmek üzere buradayım :) Ama bugün yazımda öncelikle tüm İslam alemini, sonra da tüm dünyayı ilgilendiren bir konu hakkında yazacağım. Malum, bir aydan kısa bir süre sonra Kurban Bayramı geliyor, ve bu dini bayram ülkemizde çok önem arz eden bir bayram. Bayram günü geldiğinde kurbanlıklar kesilir, evlere getirilir. Bir kısmı yenmek için kaldırılır, bir kısmı da dağıtılmak için hazırlanılır. Ama son yıllarda artık kurbanlıkları belli kuruluşlara vermek daha etkin oldu, ve ben de bugün bununla ilgili yazacağım. Çok önemli işlere imza atan bir sivil kuruluş örgütü olan Yeryüzü Doktorları, bu sene Kurban Bayramı ile ilgili poster, broşür gibi yayın ürünlerini etrafına dağıtacak gönüllüler arıyor. Ben de adımı bu listeye ekledim :) Çok da güzel oldu, çünkü bu sene de Yeryüzü Doktorları bağışlanan kurbanlıkları Afrika' ya yollayacak. Benim için büyük önem arz eden bir kıta olduğu için ve Yeryüzü Doktorları sivil toplum örgütünün yaptığı tüm işleri gönülden desteklediğim için işte kendi blogumda da bu konuya yer vermeye karar verdim. İnanın bu sene kurbanlıklarınızı Yeryüzü Doktorları' na bağışlarsanız Afrika' da kim bilir kaç anneyi, kaç çocuğu, kaç doğacak çocuğu kurtaracaksınız. Ben de şimdiden para biriktirmeye başladım, bu sene kısmetse kendi başıma bir bağışta bulunmak istiyorum. Biz insanlar, sosyal varlıklarız, dünyanın başka bir yerinde yemek bulamayan insanların varlığı bizi etkilemeli, üzmeli. Çünkü insanda fıtrat gereği vicdan duygusu da bulunmaktadır. Duygu sömürüsü değil inanın :) dediğim şey şu, Allah daha çok versin, biz tüm yıl boyunca et yiyebilen, et bulunabilen bir ülkede yaşıyoruz, ve Hamdolsun çoğumuzun da hali vakti yerinde, o yüzden bu sene Afrika' daki halkları sevindirmek, onların ve bizlerin kurtuluşu olabilmek çok daha önemli. Nede olsa bayramlar, herkesin düşünüldüğü, düşündüğü, herkesin elinden geldiğince paylaştığı önemli günler... Bu sene Yeryüzü' nün Bayramı olsun, Yeryüzü'ndeki tüm halkların, tüm insanların bayramı olsun. Eğer daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz, Yeryüzü Doktorları örgütünün internet sayfasında daha aydınlatıcı bilgiler bulunuyor, ayrıca bağışta bulunmak isterseniz, işte buyrun. Daha söze gerek yok sanırım :) Herkese şimdiden iyi bayramlar :)
14 Eylül 2013 Cumartesi
İstanbul- Gyeongju Kültür EXPO
Çok güzel bir etkinlik, emeği geçenlerin elleri dert görmesin :) Güney Kore kültürünü merak edip taa Güney Kore' ye gidemeyenler için şahane bir fırsat oldu bu etkinlik. Şahsen yurt dışına gitme imkanım olsa Güney Kore yerine İtalya' ya gitmeyi tercih ederim ama bu, dünyanın başka kültürlerini de merak etmediğim anlamına gelmez. Nitekim Güney Kore de her Türk genç kızının hayatının bir döneminde, bazılarında uzunca bir dönem, hayran olduğu, hayran olmadıysa da bir iki dizisini izleyip, kültürünü merak ettiği bir ülke. Öyle aman aman bir Güney Kore fanı değilim ama yine de merak ettiğim hususlar olsun, böyle etkinlikleri sevdiğimden olsun, Sultanahmet' e her ne olursa olsun gitme sevdam olsun, hepsi birleşti düştük yollara... Güzel de oldu, her halükarda güzelim Sultanahmet' te olmanın verdiği mutluluk vardı zaten :) Neyse, uzuun bir yolculuktan sonra Sultanahmet tramvay durağında Korece şarkılarla karşılandık resmen :) Meydandaki İpek Yolu Pazarı etkinliğini merak ettiğim için ilk oraya gidelim dedik. Güney Kore' nin her ili için bir stand açmışlar. Her birinde ili anlatan broşürler veriliyor ve ilin meşhur olduğu şeyler sergileniyor. Mesela Gunwi diye bir şehri varmış Güney Kore' nin, şehrin meşhur şeyi de salatalık ve hünnapmış. Evet, bu bilgileri broşüre yazmışlar, ilginç :) Başından gezmeye başladık. Aheste aheste pazarın yarısına geldik, bir baktık az ileride geçit gibi bir şey yapılıyor. Tabi her Türk vatandaşı gibi bizi de merak sardı, gidip bir bakalım dedik, daha sonra gezmeye devam ederiz. Neyse biraz yürüdük, geçite vardık. Güney Koreli gençler geleneksel kıyafetlerini giymişler, kimisi davul çalıyor, kimisi sancak taşıyor falan. Bizim Mehteran Takımı' nın içine bayanların girmişi gibi bir şeydi yani... Yine de güzel bir yerden fotoğraf, video çekelim dedik, başladık onlarla beraber yürümeye. Tabi tek yürüyen biz değiliz. Yolun kenarı doldu da doldu. Yürünecek yer kalmadı. Benim de aklıma geçenlerde okuduğum bir şey geldi, hem Mehteran Takımı, hem de Kore Geçidi Aya Sofya Meydanında toplanacaklardı. Kardeşimi önüme kattım, kestirme yoldan Aya Sofya Meydanına geldik. Geldik ama tek bekleyen biz değiliz :) Millet doluştu yolun kenarına, yine... :) Sesler arttıkça kalabalık da arttı. Ve tabi ki işler benim planladığım gibi gitmedi, geçen Koreli' lerden çok amcamı, teyzemi çektim bol bol, sağ olsunlar... Neyse ki tam önümüzde bir genç durdu, başkalarına poz verirken ben de fırsattan istifade çektim fotoğrafını, hazır kimse önünü kapamadan :)
İşte o arkadaş, fotoğrafını çektiğimi görünce poz verdi ama zaten çekmiştim :) Geçit töreni prens ve prenses olarak canlardırdıklarını tahmin ettiğim iki gencin sahneye çıkıp el sallamasıyla sona erdi. Biz de tekrar İpek Yolu Pazarına dönelim dedik, arka taraftan dolanınca geleneksel Kore sanatları standlarının arkada kaldığını gördük. İstisnasız her standda sıra vardı, her birine göz gezdirdik, tam gitmeye niyetlenmiştik ki baktık Hanbok, yani geleneksel kıyafetler standının sırası bitmek üzere, dedik madem sıra az biz de bir deneyelim bakalım. Allah' ta biliyor, Güney Kore' nin geleneksel giysileri çok şeker bence :) Denemeden gitmek istemedik, girdik sıraya. Üç beş kişiden sonra sıra bize geldi, giydik Hanboklarımızı çekindik fotoğraflarımızı :) Buraya koymuyorum çünkü benim tek çekindiğim fotoğraf yok, kardeşimle beraber fotoğrafım var, ve onunla beraber olan resmimi koyarsam iliğimi içer :) O derece sever fotoğraf çekinmeyi benim kardeşim... Eh işimiz Hanbokla bittikten sonra sergiyi gezmeye devam ettik, bizim geleneksel el sanatlarımızın da standı açıldığı için çok renkliydi sergi. Gezdik, dolandık standlarda... Kardeşim Kore yemeği yemeyi çok istiyordu, ben de emin değildim yemek olup olmadığından, ama varmış, kardeşimin istediği de olmuş oldu. Yemeklerin bulunduğu standlarda geldik ama gerçekten çok ağır bir koku vardı, soya sosuymuş meğerse. Aldık bir tabak bi şey, adını dahi bilmiyorum, ama Türkçesi et aromalı erişte çorbası :) Tadına baktım ama yok, gitmedi boğazımdan aşağıya... Zaten koku beni benden aldı, tadı desen ayrı bi şey :( Dedim ne varsa bizim mutfağımızda var, orada köfte yemek varken, iskender yemek varken, baklava varken, ne işin var etli erişte çorbasıyla, pirinç tatlısıyla :) Kore fanlarını ve Korelileri kızdırmak istemem ama benim damak zevkime hiç hitap etmedi açıkçası. Kusura bakmayın :) Ağzımın tadı yerine gelsin diye boza içtim de daha iyi hissettim kendimi :) Gezip dolaşmamız bitince baktık ki kollarımız her bir yanımız broşürle dolmuş :) Bir iki hatıra niyetine bi şeyler de alınca dedik tamam artık gitmenin vakti geldi, geçe de kalınmaz, malum İstanbul' da yaşıyoruz trafiği bitmez, gece gündüz tabiri yerindeyse. Ama Topkapı Sarayı' ndaki sergiyi gezemediğime üzüldüm açıkçası... Çünkü benim gitme nedenimdi, ama sığdıramadık programımıza :( Kalabalık olma ihtimali de vardı zaten, böylece Topkapı Sarayı sergisi kaldı. Başka sefere inşallah... Hem EXPO daha 22 Eylüle kadar devam edecekmiş, yani haftaya pazara kadar. Gitmeyeniniz varsa, gidin bir görün güzel bir etkinlik gerçekten de... İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve Gyeongju Belediyesine teşekkürler :)
Hanbok' tan bahsettikten sonra neye benzediğini bilmeyenler için koymam gerektiğini düşündüm. Kendiminkini koyamayınca ben de orijinal bir Koreli kızımızın resmini koymanın daha anlamlı olacağı kanısına vardım. Britney Spears' ın da hanboklu resmini buldum ama koymayacağım sanırım. Her neyse hanbokta bu işte. Çok sevimli bir giysi aslında :) İstanbul-Gyeongju Kültür EXPO 22 Eylüle kadar sürecek. Çeşitli yerlerde sergiler var, Tünelde fotoğraf sergisi var diye biliyorum. Sultanahmet' te, Topkapı Sarayı'nda ve daha pek çok yerde. Gitmek isteyenler, veya ilginç bir şey arayanlar için bulunmaz bir fırsat ;) Eh bu yazının da sonuna geldim, kalın sağlıcakla...
10 Eylül 2013 Salı
2013 Sonbaharı...
Yeni yeni kitaplarla, yeni vizyona girecek filmlerle, yeni başlayacak dizilerle, yeni sezonlarla pek bir dolu 2013 sonbaharı... Dört gözle beklediğim Legend of Avatar Korra' nın yeni sezonu 13 Eylül 2013' te başlayacak. Amerika' da tabi ki, ama Türkiye' de gösterim tarihi daha geç olur. Neyse ki elimin altında imkan var da bu haftasonu pazar günü altyazılı ilk bölümü izleyebileceğim :) Diğer heyecanla beklenen dizi bir Türk dizisi... Çalıkuşu... Kitabını defalarca okumuş biri olarak ben ve kız kardeşim gerçekten merakla bekliyoruz başlamasını... Ama belirtmeliyim ki Kamuran' ı canlandıran kişi yine hayal kırıklığı oldu benim için. Sarışın, mavi gözlü veya esmer, kahverengi gözlü ayrımına çok takılan biri olarak, kitapta betimlenen kişilerin yerine neden tam zıttı görünümlü kişileri koyarlar anlamam!! Ama Kamuran'ı canlandıracak kişi olan Burak Özçivit' in oyunculuğu iyi olursa görüntü fiyaskosunu bir nebze örtebilir. Ekim hem kitap hem de film açısından bereketli bir ay. Evde heyecanla beklenen bir kitap var ki kardeşlerim dört gözle bekliyorlar. Ben de bu kadar anlata anlata bitiremedikleri ne diye bu yaz serinin diğer kitaplarını okudum. Yetişkinliğin başı da olsa, yetişkin sayıldığım için çocuk kitapları okumamın pek hoş karşılanmayacağını biliyorum ama yine de Olimpos Kahramanları serisini beğendimi söylemeliyim. Ekimin 8' i veya 9' unda çıkacak olan kitap, Hades'in Evi, serinin 4. kitabı. İtiraf etmek gerekirse ben de bu kitabı merak ediyorum. Bakalım serinin devamında neler olacak? Ekim ayı diğer açıdan benim için sinema ayı diyebilirim. Gitmek istediğim o kadar çok film var ki, ekonomik açıdan çökeceğim bir ay olacak galiba ekim :) Mahkumlar diye bir film girecek vizyona, 4 Ekim' de. Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal' ın başrolü paylaştığı film iki aile' nin kaybolan kız çocuklarıyla ilgili. Gerilim filmi kategorisine giriyor bu film. Aslında gerilim- korku filmlerini beğenmem ve seyretmem ama bu filmi merak ediyorum doğrusu... Bir gerilim filmi niteliğinde film daha var ki buna gitmekle gitmemek arasında gidip geliyorum :) ama baya merak ediyorum. Yerçekimi/ Gravity isimli filmde George Clooney ve Sandra Bullock oynuyor. İki astronotu canlandırıyorlar. Uzay mekikleri havaya uçunca uzay boşluğunda kalan iki astronotun dünyaya varış, varabilirlerse, öyküsü gibi birşey. Konusu çok acayip, ama eminim üç boyutla birlikte şahane bir fim olacak görsel efekt açısından.. 4 Ekim' de çıkacak diğer film, animasyon filmi olan Çılgın Hırsız 2. Animasyon filmlerini çok severim, özellikle de Dreamworks yapımı olan filmleri... Çünkü hemen hemen tüm filmleri orijinal oluyor. Bu filmin ilki çok komikti. Eminim ikincisi de kırıp geçirecek herkesi :) Ekim ayının diğer filmlerinden biri de The Fifth Estate. Film, Wikileaks' in kurucusu olan Julian Asange ve ortağının Wikileaks' i kurdukları dönemi anlatıyor. Bu filmi merak etmemin nedeni de Julian Asange' ı Benedict Cumberbatch' ın canlandırması. Gelelim 2013' ün kasım ayına... En merak ettiğim dizi olan Sherlock' un 3. ve son sezonu 1 Kasım' da başlayacak. Ve tabi ki Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak. Şu an için en merak ettiğim yapım Açlık Oyunları. Kitaplarını okuduktan sonra ilk filmi çok yavan gelmişti, ama bu filmde biraz toparlıyorlar gibi geldi bana... Hoş, Josh Hutcherson' ın varlığında zor olacak biraz ama, hadi bakalım. İlk filmden beri Peeta Mellark' ın Josh Hutcherson tarafından canlandırılmasına karşıydım, halen de karşıyım. Josh Hutcherson' un kendisiyle bir alıp veremediğim yok, ama sadece bu role uygun olmadığını düşünüyorum. Uzun boylu bir Katniss'e kısa boylu bir Peeta.. İşte bunu kaldıramıyorum. Dediğim gibi ayrıntılara çok takılırım, ama bence bu kadar boy farkı izleyen herkesi rahatsız ediyordur, hele de bu kitapta Peeta' nın Katniss' i defalarca kucağında taşıdığını düşünecek olursak... İkinci filmde Peeta' nın değiştirilmesi gerektiğini düşünüyordum, ama artık umudum kalmadı, Josh Hutcherson ile devam edilecek seriye.. Güzelim seriye yazık oldu, baş kahramanlardan birinin uygun olmayan oyuncuya verilmesiyle... Ama yine de bu filme gideceğim inşallah. Çünkü filmde merak ettiğim bir diğer şey de Oscarlı Jennifer Lawronce' ın oyunculuğu ve performansı... Bir de Josh Hutcherson' un ona ayak uydurup, uyduramayacağı... Eh, 2013 sonbahar dolu dolu geçeceğe benziyor. Hem havaların soğumasıyla da sinema mevsimi başlamış olacak resmen :) Bahsettiğim bazı filmlerin fragmanlarını aşağıda veriyorum.
Avatar Korra' nın 2. sezonunda Avatarların çıkış hikayesine değinilecek. O yüzden ilginç bir sezon olacağa benziyor.
Lovely Bones' a çok benzeyen bir film bu film. Gerilim filmi, ama seyredilir gibi geliyor bana. Bakıp göreceğiz. Oyuncu kadrosu çok göz alıcı olması izlenme nedenlerinden biri olabilir.
Yerçekimi, görsel efektleri açısından göz kamaştırıcı bir film olacağa benziyor.
Sherlock 3. sezon için diyebileceğim, tahmin edebileceğim bir şey yok şu an için. O kadar belirsiz ve esrarengiz yani :)
Veee Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak... Bu fragman gerçekten kitaba çok yakın. İnşallah saçma sapan sahneler ekleyip çıkarmamışlardır. Ne diyeyim ki? Dört gözle bekliyorum :)
3 Eylül 2013 Salı
Elderhanı Nasıl Eğitirsin 2 / How To Train Your Dragon 2
Eveeet, bahsettiğim yazıma nihayet başlıyorum. Çok heyecanlıyım :) Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filmini izlememişler için birinci filmin kısa bir özetini vermek gerekirse, Berk Adası diye uydurma ama komik bir mekanda gerçekleşiyor olaylar. Kahramanımız Hiccup, Türkçesiyle Geğidik, babası iri yarı ve kabile reisi bir adamın sıska viking çocuğunu canlandırıyor. Klasik baba-oğul uyuşmazlığına da değiniyorlar. Kabile yıllarca ejderhalarla savaşır, ve ejderha öldürür. Kabile içinde saygın bir yer edinebilmek için bir ejderha öldürmek gerekir. Kahramanımız, doğuştan şanssız, çünkü bir viking için fazla sıska ve çelimsiz, o yüzden ejderha öldürme işinde pek de başarılı olduğu söylenemez. Nihayet eline bir ejderhayı öldürme şansı geldiğinde ise ejderhayı öldüremez, buna karşılık ejderha da onu öldürmez. Eh, gerisini tahmin etmişsinizdir, ejderhayla arkadaş olur, bu arkadaşlığı kabilesinden saklar, vs vs. En sonunda kabilesi gerçeği öğrenir, işler tatlıya bağlanır. Fazla kısa kestiğimin farkındayım, ama tüm filmi anlatırsam filmi izletmeyi nasıl başarırım, değil mi? :) Evet, 2010 yapımı bu film, komedi, aile, animasyon filmi. Şahsen seyrederken çok eğlendiğimi belirtmeliyim. Birinci filmi izledikten sonra ikincisinin gelmesini beklemiyordum, ama gelecek olmasına da memnunum. :) Ancak şöyle bir aksilik var, Amerika'da vizyona girme tarihi Haziran 2014. Daha çooook beklemem, sevenler için genelleme yapabilirim sanırım, beklemememiz gerekiyor :( Film ile ilgili her şey net değil, zaten daha uzun bir vakit var, yapılmış bazı röportajlar var, ama Türkçesini bulmak henüz mümkün değil. Neyse ki elimize bir Teaser Trailer geçmiş durumda :) Filmin çıkmasına da adam akıllı bir Trailer çıkmasına da daha var, ama elimizdekiyle yetineceğiz napalım :) İşte Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2 'nin Trailer ı :)
İkinci filmle ilgili yabancı sitelerden okuduğum kadarıyla başka maceralar yaşanacak. Kahramanlar bilinmeyen toprakları görüp, farklı dünyalar keşfedecek. Bunun dışında yapım ekibi pek birşey söyleme taraftarı değil. Hem dediğim gibi daha ayrıntılı bir fragman için de erken. Daha beklemek gerek, her ne kadar zor olsa da :) Ve Imdb' ye göre ikinci filmde ilk filmden farklı olarak, Game of Thrones' un Jon Snow' u Kit Harington, Cate Blanchett ve Blood Diamond filmindeki Solomon' u canlandıran Djiman Hounsou da seslendirmede yer alacak. Gerçekten dört gözle bekliyorum desem yalan olmaz hani yani :) Ayrıca, okuduğum bir diğer haberi de yazayım, serinin üçüncü filmi de büyük bir ihtimalle olacağa benziyor. Hem Imdb' de gözüküyor, hem de yapım ekibi ve yönetmen Ejderhanı Nasıl Eğitirsin' in üçlü seri olacağını doğruladı. Daha ayrıntılı bilgi için Imdb' yi ve diğer siteleri inceleyebilirsiniz. Bu arada, kahramanımız Hiccup beş yıl büyümüş olarak karşımıza çıkacak, hazırlıklı olun :) İşte Hiccup ve Astrid' in beş yıl sonraki hallerinin resimleri...
Evet, sanırım şimdilik bildiklerim bu kadar, yeni bilgiler edinirsem eklemeye çalışırım. Ve umarım Türkiye' de de gösterim tarihi Amerika ile aynıdır. Tam emin olmamakla birlikte 20 Haziran 2014 olarak belirtiliyor.
Orjinal diliyle bakmak isterseniz bilgilerin bir kısmı bu siteden:
http://howtotrainyourdragon.wikia.com/wiki/How_to_Train_Your_Dragon_2
Bir kısmı da Imdb' nin How To Train Your Dragon 2 sayfasından:
http://www.imdb.com/title/tt1646971/plotsummary?ref_=tt_ov_pl
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)