5 Şubat 2014 Çarşamba

Doğum Günleri Güzeldir


Evet, doğum günleri güzeldir. Bir de çok sevdiğiniz birinin doğum günüyse daha da güzeldir :) Önceki yazımda anneme doğum günü için bir şeyler yaptığımızı söyledim. Şimdi yaptıklarımıza başlamadan önce bu fikrin aklıma nasıl girdiğinden bahsetmek istiyorum biraz. Liseden çok sevdiğim bir hocamın da doğum günü ocak ayındaydı ve kızı çok güzel bir parti gibi birşey hazırlamıştı, çok özendim açıkçası.. :)) Dolayısıyla ben de buna benzer bir şey yapmak istedim. Bunun planlamasını sınav zamanında kafamda kurdum.. Ve aklımdaki hiçbir şekilde çok ciddi bir şey değildi. Şöyle ev yapımı güzel, sevimli bir pasta düşünüyordum, ama iş çok ciddiye bindi. :)) Bunun aslında bu kadar ciddiye binmesinin nedeni de Ebru malzemelerimi almaya çok erken gitmemizdi. Yani ben daha pasta için adam akıllı düşünemeden şeker hamuru almaya gittik, şeker hamurunu da küçük paket şeklinde almayıp kaplama şeklinde alınmasının da etkisiyle pasta olayı da büyüdü ister istemez. Bir tavsiye, bu gibi bir organizasyon için kesinlikle erkeklerle birlikte gitmeyin!! Onların istekleri genelde olayları büyütüp kadınları geren organizasyonlara dönüyor çünkü :)) Cumartesi alışverişi yaptıktan sonra eve gelince yaptığımız alışverişin aslında çok yetersiz kaldığını fark edince büyüp bir hayal kırıklığı yaşadım doğrusu.. Dolayısıyla eksikleri tamamlamak için bir kez daha Eminönü' ne gitmemiz gerekti, salı günü de eksikleri gidermek için bir kez daha bu sefer pasta işlerinden benden ve haliyle abimden daha iyi anlayan kızkardeşimle gittik alışverişe.. Eksiklerimizi tamamladık, hatta bir de küçük boy konfeti bile aldık :)) Ama en önemli ürünü almadık, evde var diye.. Pandispanya için kalıp!! Evdekiyle hoş olmayan anılarım olduğu için alma taraftarıydım ama kız kardeşimin sözüyle hareket edip kalıbı almadım. Tavsiye 2: Tecrübeleriniz doğrultusunda size ne doğru geliyorsa, o doğrudur!! Kimsenin sözüyle hareket etmeyin, kendi bildiğinizi okuyun!! :)) Eve geldik, ellerimiz kollarımız dolu.. Bunca alınan şeyleri de benim odamda saklamaya karar verdik. Daha doğrusu annemin durumuu çakmayacağı neresi var diye düşününce benim odam dışında başka bir yer bulamadık. Haliyle benim odamda sakladık onca eşyayı. Konfetiler, şeker hamurları, kek kesme testeresi, mumlar, harf kalıpları falan filan.. Hepsi ve tabi annem için aldığımız hediyemiz hepsini benim odada istifledik. Ve bu arada cumaya pasta yapma işi de büyüdü yemekli, pastalı bir organizasyona döndü. Çarşamba gecesi annem anlamasın diye gecenin köründe kardeşlerimle birlikte pandispanyayı hazırlayalım dedik, erkenden haızr olsun işimiz kolaylaşır diye düşündük. Ve klasik pandispanya tarifine göre hazırladık keki. Yumurtanın sarısı ve beyazını ayırarak, onları ayrı ayrı kaplarda çırparak ve ununu eleyerek, takım işi yaptık. Ama kalıbın azizliğine uğradık!! Kalıbımız, altı olan kelepçeli kalıplardandı ve altı keki tamamen tuttu, kek hiç kabarmadı. Nedeni de kalıbın dibindeki o pütürlerdi. Tam anlamıyla bir fiyaskoydu gecenin o saatinde.. Moralimiz bozuldu, sabahın dördünde kös kös yatmaya gittik.. Bu arada pastayı bademli yapmaya karar verdik çünkü kaplama şeker hamuru badem aromalıydı. Yine çok sevgili abimizin seçimi.. Bademleri keklerin arasına nasıl koyalım derken, Emine hocamın fikriyle badem krokan şeklinde koymaya karar verdik. Ve o gece, yani çarşambayı perşembeye bağlayan gecede krokanı da halledelim dedik. Hallettik (!) Ertesi gün krokanların tadına bakalım dedik ve ne ile karşı karşıya kaldık dersiniz? Krokanlar acı mı acı.. Yenilir gibi değildi. Tabi annem de pasta yapmaya ve yemek hazırlamaya çalıştığımızı anladı, sürprizin tüm güzelliği kaçtı. Düşük olan moralimizi yerine getirdi, hazır pandispanya unu aldık, bakalım bununla nasıl olacak dedik. Sonuç yine aynı çıktı. Kek kabarmadı.. Biz de tabi sinirlendik ve kalıbı bir kenara attık.. Perşembeden en azından zeytinyağlıları halledelim dedik, sarmayı perşembeden hallettik.. Çok şükür oldu da.. Evi bir süpürdük, temizledik falan.. Perşembe gününü de böyle tamamladık. Cuma sabahı erken kalkma planları kurarken bir baktık saati 10 etmişiz.. Apar topar kalktık, annemi abimle beraber gezmeye yolladık. Ve pasta hazırlıklarına başladık. En küçük kardeşimi hazır pandispanya alması için markete yolladık. Ben ve diğer kardeşim de pastanın kreması için hazırlıklara başladık. Pastalar konusunda daha bilgili olan kardeşimin ısrarları üzerine buttercream denilen kremayı yapmaya karar vermiştik, tereyağlarını direk köpürtmeye ve pudra şekerini koymaya başladık. Nerden bakılsa iki saat aralıksız kremayı çırptık, ama yine de istenilen gibi krema içindeki kıtırtıları gideremedik. Bu arada saat öğlen iki oldu, telaşlandık haliyle, ben hemen zeytinyağlı barbunya için önceden ıslattığımız barbunyaları düdüklüde pişirmeye başladım, ana yemek için kasaptan sipariş verdik. Ve pastanın krokanını yapmayı bitirdik. Yeniden yaptık evet, ve krokanı yaparken işaret parmağımın ucunu yaktım. Parmak ucu deyip geçmeyin nelere kadir.. Yakmadan sonra tam anlamıyla benden verim alamadı kardeşlerim haliyle.. Dolayısıyla pandispanyaları ıslatmak küçük kardeşime, kremayı sürmek de diğer kardeşime kaldı. Pastanın dışını da kremayla kapladıktan sonra buzdolabına soğumaya koyduk. Pastamızın kremayla kaplı halinin resmini koyuyorum: 
İlk defa böyle bir pasta yapmaya niyetlendiğimizi ve yapmaya çalıştığımızı belirteyim.. :)) Yani kremayı sürme işlemimiz biraz amatörce olabilir.. Barbunyayı yapmaya devam ederken annemler geldiler.. Saati de 4 ettik bu arada, ana yemekler hazırlanmamış durumda dolapta beklerken, biz de pastanın şeker hamuru ile kaplama kısmını yapıyorduk annemler geldiğinde.. Ve tabi annem her şeyi gördü.. Onca uğraş, görmesin aman dedik ve sonuçta pastasının kaplanma kısmını full gördü :(( Ve en önemli kısmı söylemedim daha, ana yemekleri annem yaptı :)) Resmen sürpriz yapmaya çalışırken, kendi doğum günü yemeğini kendi yaptı.. Çok komik bence.. :D Üzücü ama komik :D Bu arada salondaki yemek masasını önceden hazırlamıştık.. Neyse ki o hazırdı :)) Kaplama işini de bitirip pastayı dolaba kaldırdık.. Zeytinyağlıları da borcamlara koyup masaya yerleştirdik. Salatayı da önceden hazırlamıştık, sosunu da hazırlayıp masaya yerleştirdik. Ana yemekleri de yaptıktan sonra geriye temizlenmesi gereken koca bir mutfak kaldı.. En sinir bozucu kısım genelde temizlik aşaması olur. Neyseki temizliği de yapıp bitirdik. Saat 6 ya gelirken babamın gelmesiyle sofraya oturduk. Yemekleri yedikten sonra pasta kesimine geldi sıra, pastayı buzdolabından çıkardık. Mumları koyduk ve aldığımız hediye ve konfetiyle birlikte annemin yanına geldik. Işığı açar açmaz abim konfetiyi patlattı. Evde konfeti patlatmak çok eğlenceli :)) Küçük boylardan alıp patlatabilirsiniz bence, temizliği dert etmeyin çok dağılmıyor etraf.. :D Pastayı da yememizle birlikte bu zorlu görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşadık beraberce.. Gerçi ana yemekleri annem yaptı ama neyse..  :D Bu arada babamın da, abimin de atarına maruz kaldık.. Biz de doğum günümüzde böyle istiyoruz dediler.. Tamam dedik, sizin doğum gününüzde işimiz daha kolay olur çünkü annem de olacak dedik. Onlara söz vermiş olduk :D Babam pasta sevmez gerçi, ona yöresel yemeklerinden yapsak da olur. :)) Pastanın süslendikten sonraki halini de koyuyorum:
Amatör işi pasta anca bu kadar.. :D Yine de tadı beklediğimizden daha güzel çıktı.. :)) Süslemelerde dört kardeşin de parmağı olunca böyle hafiften karman çorman bir şey çıkıyor ortaya.. Yine de annemi mutlu etmenin verdiği mutluluk çok başkaydı.. :) Herkesin annesinin doğum günü kutlu olsun.. Annelerimiz çok kıymetli.. Bazıları annelik görevlerini unutsalar da.. ;) Herkese iyi geceler.. Bir sonraki yazımda boya hazırlama günümü ve boyalarımı ve tabi ki şahane tablomuzu anlatacağım.. :))